Turizm açısından ölü bir bölgeyi canlandırmak için ne yapılır? Çok basit! Sofralar kurulur ve herkes çağrılır. İşte turizm açısından ebediyen gölgede kalmaya mahkûm Friuli-Venezia Giulia bölgesindeki kentler birliği bunu yapmış.
İtalya’nın kuzey doğu köşesinde yer alan bölge Slovenya ve Avusturya ile komşu, aynı zamanda da İtalya’nın kuşkusuz en çok ziyaret edilen kenti Venedik’in hemen arkasında yer alıyor. Kısmi özerkliği olan bölgenin merkezi liman kenti Trieste zamanında Osmanlı ile de sıkı bir ticaret ilişkisi olan zengin bir kent. Biraz daha içeride yer alan Udine kenti ise yer yer Almanca da duyabileceğiniz bir yerleşim. Aradaki Gorizia ise kendinizi Slovenya’da sanacağınız kadar Slovenya havasında. Venedik’in bu kadar yakınında olmasına rağmen epey farklı olan bu bölge her zaman biraz Venedik’in gölgesinde kalmış. Nasıl olmasın ki, rüyalar şehri Venedik’le baş etmek hiçbir şekilde mümkün değil. O her zaman gölgesinde kalmaya mahkûm olduğunuz yıldız.
Ne görkemli anıtlarıyla ne masalsı kanallarıyla ne de büyüsüyle baş etmek mümkün. Ama iş mutfağına gelince pekala rekabet edebilirsiniz. Venedik lagundan çıkan deniz mahsulleriyle ünlü, ama diğer hemen her şey civardan, özellikle de Friuli-Venezia Giulia bölgesinden geliyor. Bu bölgede hayvancılık çok gelişkin, dolayısıyla çok güzel süt ürünleri ve peynirleri var, bağları ve özellikle de köpüklü şarapları çok meşhur. Mutfağında Avusturya Alplerinin etkisi var, bazı noktalarda Sloven mutfağı ile benzerlikler gösteriyor. Özetle zengin ve çeşitli bir mutfaktan bahsediyoruz.
Her şeften bir tabak
Son dönemlerde turizmde gastronomi önemli bir etmen olmaya başlayınca Friuli-Venezia Giulia bölgesi bundan yararlanmayı düşünmüş. Gastronomi dünyasında ilgi çekmek kolay değil. İlla bir farklılık ortaya koymak gerekiyor. Burada dahiyane bir şekilde çok farklı bir model oluşturmuşlar. Model son derece akıllıca. Bütün dünyadan namı olan pek çok şefi davet ediyorlar. Şeflerin çoğu zaten birbirleriyle arkadaş, deyim yerindeyse kanka. Güle oynaya işlerini güçlerini bırakıp geliyorlar. İkişer üçer yerel lokantalara dağılıyorlar, bir geceliğine lokanta mutfağını devralıyorlar ve birlikte yemek yapıyorlar. Herkes bir tabak hazırlıyor, böylelikle birlikte bir menü oluşturuluyor. Kent halkı olsun, dışarıdan akın akın gelenler olsun istedikleri şefleri seçip rezervasyon yapıyor, bir taşla iki veya üç kuş vurma misali, ünlü şeflerin yiyeceklerini tadıyorlar. Üstelik de oldukça makul bir bedel ödeyerek. Bölgenin ünlü şarapları da yemeklere eşlik ediyor. Bütün bu organizasyonda hem yerel lokantalar kazanıyor hem de şefler masraflar düşüldükten sonra elde edilen kârdan pay alıyor. Bu arada lokantaların oldukça ufak olduğunu, bazılarının sadece birkaç masadan ibaret küçücük bir bar gibi olduğunu da vurgulamakta yarar var. Ayrıca tabii bu kadar şef bir araya gelince yerel yemekleri sunmak da gerekli. Bu yüzden pek çok lokanta da kendi menülerini oluşturuyor ve ziyaretçiler yöresel lezzetleri de tatma fırsatı buluyor. Seçilen lokantaların çoğu Udine merkezde, ama çevredeki yerlere de gidiş gelişler oluyor. Bu yıl gruplar halinde Slovenya’da üç Michelin yıldızı bir yeşil yıldız alan Hişa Franko’ya gidenler de çok oldu mesela. Açılış yemeğini ise Trieste’nin en havalı mekânı Harry’s Bar’da yapıyorlar.
Türkiye’den Maksut Aşkar
Organizasyonda üs olarak seçilen bir mekân da oluyor. Örneğin bu yıl herkesin her fırsatta soluğu aldığı Al Capello her gün yerel şarküteri tabakları ve yöresel yemeklerle tüm şeflerin gönlünü kazandı. Özetle Udine kenti başta olmak üzere, civardaki her yer nasibini alıyor, dayanışmalar oluyor. Bu tanıtım ve bir araya gelme faaliyeti herkese yarıyor, sofralar kuruluyor. İşte bu son kısım önemli. Çünkü kurulan bu neşeli sofraların festivaline bölgede etkisini sık sık gösteren Almanca bir kelime seçilmiş ve bizdeki “Şerefe” sözcüğünün karşılığı olan “Ein Prosit” denmiş. İlk Ein Prosit yıllar önce ilk kez Tarviso kasabasında düzenlenmiş, sonra büyüyerek Udine’ye taşınmış. Tarviso ise daha küçük olan ve daha çok İtalya’dan şeflerin katıldığı küçük bir yaz etkinliği olarak devam ediyor. Ein Prosit’e en çok katılan yabancı şefin Maksut Aşkar olması ise ilginç bir ayrıntı. Udine meydanında yer alan yüzlerce şefin arasında onun resmini görmek ayrı bir gurur kaynağı.