Fehmi Koru*
Terör terörü doğuruyor.
Hamas militanlarının 7 Ekim günü gerçekleştirdikleri eylemi fırsat bilen İsrail, o gün bugündür, Gazze’ye karşı devlet terörü estiriyor.
Dünya devlet terörü ile meşgulken IŞİD de örgüt terörünü devreye soktu.
Önce İran’ı hedef aldı IŞİD, 3 Ocak’ta Kerman’da yapılan Kasım Süleymani’yi anma töreninde bombalı saldırı gerçekleştirdi; 100’den fazla insan o saldırıda hayatını kaybetti.
İki eylemi de IŞİD’in Horasan kolu (IŞİD-H) üstlendi.
Her iki eylemin de, günler öncesinden, Amerikan istihbaratı tarafından, hazırlıklı olmaları için, İran ve Rus istihbaratlarına duyurulduğu bildiriliyor.
Haberdar oldukları halde, terör eylemlerinin önüne geçmede iki ülkede yaşanan tedbirsizlik dikkat çekici. İstihbaratı aldıkları halde önemsemediler mi, hazırlıklı oldukları halde mi gerçekleşti saldırılar, yoksa saldırılar beklendi mi, şu aşamada bilmek mümkün değil.
Rusya, Moskova’daki eğlence merkezine yönelik canlar alan saldırıyı, Ukrayna’da iki yılı aşkın süredir devam eden ve sonuç almada zorlandığı savaş için kullanmak niyetinde.
Saldırganlardan ikisi kaçarken öldürüldü, diğer dördü ise kaçamadan ele geçirildi ve eylemlerinden sonraki bir-iki saat içerisinde kimlikleri de öğrenildi. Hepsi Tacik. Birinin eylem sırasında üzerinde taşıdığı kameraya kaydedilmiş birbirleriyle mesajlarından, hepsinin IŞİD ile irtibatlı olduğu anlaşılıyor. IŞİD hem eylemi üstlendi, hem de eylem öncesi ve sırasında çekilmiş videoları yayımladı.
Bunlara rağmen Rusya eylem ile Ukrayna arasında ilişki kurmakta ısrarlı.
Vladimir Putin, “Saldırıyı kimin yaptığını biliyoruz, kimlerin yaptırdığını öğrenmek istiyoruz” demiş…
Öğrenmek istediklerini söylesinler diye yakalanan militanlara uyguladıkları muamelede biraz fazla sert kaçmışlar. Dört militandan biri muameleden sonra yürüyemez hale geldiği için tekerlekli iskemleyle bir yerden bir yere gidebiliyor; diğer üçünden birinin bir gözü, bir diğerinin de kulağı eksilmiş durumda.
Orta Asya kökenli insanların IŞİD gibi bir örgüte militan olmaları, sonunda ölmeyi de göze alarak terör eylemleri gerçekleştirmeye kalkışmaları dikkat çekici.
Moskova’daki eylemde Tacik militanlar görev almış…
Türkiye de benzer bir saldırı eylemine hedef olmuştu. İstanbul’da, 2017 yılına eğlenerek girmek amacıyla gittikleri bir eğlence merkezinde, insanlar, Özbekistan’dan gelmiş bir militanın açtığı ateşe maruz kalmışlardı. Reina baskınında 39 kişi hayatını kaybetmiş, 79 kişi de yaralanmıştı.
Moskova’daki saldırı sonrasında ortalığa saçılan bilgilerden, IŞİD’in geçen yaz aylarında İngiltere’ye karşı bir eylem hazırlığında olduğunu, Irak istihbaratının MI6 örgütünü uyarması ile saldırının önlendiğini öğreniyoruz.
Alman istihbaratı da, birkaç gün önce, İsveç Parlamentosu’nu basmaya hazırlanan bir IŞİD hücresini çökertmiş, militanları yakalamış.
Dünyamız günümüzde iki farklı teröre muhatap.
Bir yanda, devlet terörü, ülkeleri veya kitleleri hedef alıyor. Rusya Ukrayna’ya, İsrail Gazze’ye ‘güvenlik tehdidi’ gerekçesiyle saldırıyor ve orantısız güç kullanarak istediği sonucu almaya çalışıyor…
Diğer yanda da, küçüklü-büyüklü örgütler, devletleri veya kitleleri hedef alan terör eylemleriyle, benimsedikleri ‘davalar’ adına sonuç almanın peşinde ve eylemleriyle devletlere ‘güvenlik tehdidi’ gerekçesi sunuyorlar…
Arada insanlar ölüyor.
İnsanlar sindiriliyor.
Ne devletler saldırganlıktan vazgeçiyor ne de örgütler sonuç alamayınca terörden vazgeçmeye yanaşıyor.
Ya da, bunların hiçbirinin işe yaramadığını sanan bizler yanılıyoruz.
İki terör odağı birbirinin varlığını sürdürmesine yarıyor çünkü. ‘Devlet terörü’ var diye terör örgütleri eylemlerini sürdürüyor, terör eylemleri yapan örgütler varlıklarını sürdürüyor diye de devletler bildiklerini okumaya devam ediyor.
Ve terör terörü doğuruyor…
Kerman’dan sonra Moskova; bakalım Moskova’dan sonra neresi…
Ukrayna’ydı derken karşımıza Gazze çıktı; bakalım sırada neresi var…
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden aynen alınmıştır.