CHP’li Başarır: Emsal karar var, Can Atalay milletvekili olduğunda o mahkeme tahliye kararını vermeliydi
7 mins read

CHP’li Başarır: Emsal karar var, Can Atalay milletvekili olduğunda o mahkeme tahliye kararını vermeliydi

CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, “13. Ağır Ceza Mahkemesi kendisini Anayasa’dan, kendisini halk iradesinden önemli mi görüyor? Bir suç işliyorlar. Bakın, devlette, bir hukuk devletinde böyle bir şey olmaz. Tutuklu, karar var, emsal karar var. Aslında Can Atalay milletvekili olduğunda Gergerlioğlu ve Berberoğlu hakkında verilen Anayasa Mahkemesi kararlarını tahliye talebiyle birlikte dosyaya koyduğu anda o mahkeme tahliye kararını vermeliydi. Anayasa Mahkemesini beklememeliydi bile, emsal karar var ama Türkiye öyle bir noktaya gelmiş ki -utanarak söylüyorum- tutuklanan 3 milletvekilinin ikisi Anayasa Mahkemesi kararıyla tahliye olabiliyor” dedi.

CHP Grup Başkanvekili Başarır, Meclis Genel Kurulu’nda Anayasa Mahkemesi’nin “hak ihlali” kararına rağmen tutukluluğu devam eden TİP Hatay Milletvekili Can Atalay, Antalya’daki 100. yıl kutlamalarındaki açıklamaları nedeniyle gözaltına alınan öğretmen ve KYK yurtlarında yaşanan sorunlarla ilgili açıklamalarda bulundu.

Konuşmasının başında Cumhuriyetin 100’üncü yılını kutlamanın önemine değinen CHP’li Başarır, “Hafta sonu cumhuriyeti coşkuyla kutladık, cumhuriyetin önemini, değerini idrak eden milyonlarca yurttaşımıza, özellikle gençlere, Türk Bayrağı’nı eline alıp sokaklarda olan her vatandaşımıza teşekkür ediyoruz, minnet duyduğumuzu belirtmek istiyoruz. Cumhuriyet eşitlik, cumhuriyet demokrasi, cumhuriyet adalet demek” dedi.

“Burada suçlu bu öğretmen mi yoksa gözaltı kararı veren savcı mı?”

Cumhuriyetin 100’üncü yılında hala üzücü olaylar yaşanıldığını ifade eden CHP’li Başarır, şunları söyledi:

“Antalya’da cumhuriyet kutlamalarında yapmış olduğu konuşmadan dolayı bir öğretmenimiz gözaltına alındı, yirmi dört saat gözaltında tutuldu, savcı mevcutta olarak istedi, daha sonra adli kontrolle serbest bıraktı. Bu öğretmen ne demişti, bakalım. Öğretmenin konuşmasına baktığımız zaman, cumhuriyetin 100’üncü yılında cumhuriyetin bütün nimetlerinden faydalanıp onu yok etmeye çalışanlar olduğunu söylemişti. Koskoca ülkemizin sığınmacılar tarafından bir anlamda işgal edildiğini, özellikle ülkenin bu anlamda tımarhaneye dönüştüğünü söylemiş, onun söylediklerini aktarıyorum ben. Tabelalardan Türkiye Cumhuriyeti ibaresinin söküldüğünü, millî marş okunurken ayağa kalkmaya tenezzül etmeyenlerin olduğunu, gencecik kadın sporcular yaftalanırken millîlikten söz edildiğini söylemiş ve bu sözlerden dolayı gözaltına alınmış. Şimdi, burada şüpheli, burada suçlu bu öğretmen mi yoksa gerçekten onun hakkında gözaltı kararı veren bir savcı mı? Evet, ağır bir eleştiri var ama bir eleştiri var. Türk Ceza Kanunu’nda hangi suçun unsurlarının oluştuğunu ben sormak isterim burada arkadaşlarıma. Bunlara bile tahammülümüz yok mu? Bir öğretmen Cumhuriyet Bayramı’nda, cumhuriyetin 100’üncü yılında bu sözleri sarf ettiği için yirmi dört saat gözaltına alınıyorsa sözün bittiği yerdeyiz.

“13. Ağır Ceza Mahkemesi hangi adaletle bu dosyayı Yargıtay’a tekrar yolluyor?”

Yargı nereye gidiyor? Yargı öğretmeni, yargı milletvekilini, yargı gazeteciyi, yargı gençleri muhalefet ettiği için susturmaya yarayan bir kurum hâline mi geldi? E, birileri dediği zaman kızıyorsunuz, yargı bir vesayet organı mı oldu? Ben soruyorum, gerçekten cümleler bu: Neden bir öğretmen gözaltına alınır? Yargıyı konuşmak zorundayız çünkü cumhuriyetin 100’üncü yılında yargı, özgür bir ülkeyi maalesef ki susturmak adına yargı tehdidiyle baskı altına alarak cezaevine atıyor insanları, milleti. Efendim bakın, Anayasa Mahkemesi bir karar verdi. Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karar Anayasa 153’e göre bağlayıcıdır. Dosya 13. Ağır Ceza Mahkemesinde. Şimdi Ömer Faruk Gergerlioğlu‘nun kararında Anayasa Mahkemesi ihlal kararı verdiği zaman Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi tahliye kararını vermiş. Enis Berberoğlu‘nun kararında Anayasa Mahkemesi ihlal kararı verdiğinde İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi vermiş tahliye kararını. Peki, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi hangi hukuk, hangi yasa, hangi vicdan, hangi adaletle bu dosyayı Yargıtay’a tekrar yolluyor? Anayasa’dan, Anayasa Mahkemesinden kendini büyük gören bu mahkemenin amacı nedir?

“Tutuklanan 3 milletvekilinin ikisi Anayasa Mahkemesi kararıyla tahliye olabiliyor”

13. Ağır Ceza Mahkemesi kendisini Anayasa’dan, kendisini halk iradesinden önemli mi görüyor? Bir suç işliyorlar. Bakın, devlette, bir hukuk devletinde böyle bir şey olmaz. Tutuklu, karar var, emsal karar var. Aslında Can Atalay milletvekili olduğunda Gergerlioğlu ve Berberoğlu hakkında verilen Anayasa Mahkemesi kararlarını tahliye talebiyle birlikte dosyaya koyduğu anda o mahkeme tahliye kararını vermeliydi, Anayasa Mahkemesini beklememeliydi bile, emsal karar var ama Türkiye öyle bir noktaya gelmiş ki -utanarak söylüyorum- tutuklanan 3 milletvekilinin ikisi Anayasa Mahkemesi kararıyla tahliye olabiliyor. yargının gidişi gidiş değil; öğretmenini tutukla, milletvekilini cezaevinde tut, gazeteciyi tutukla ve bunu eleştiri hakkının, muhalefet hakkının kullanıldığı için yapıyor. Eğer bu Parlamento, Meclis Başkanı 13. Ağır Ceza Mahkemesinin bu kararına karşı bir tutum sergilemezse bunun önünü alamayız.

“İktidarın bir parça yüzü kızarması lazım”

Üniversite yurtlarındaki asansör kazalarını dün burada konuştuk. Aydın’da 1 evladımız öldü, Çorum’da 6 öğrenci yine Sayıştay raporlarında belirtilmesine rağmen, ‘Asansörlerde sıkıntı var’ denilmesine rağmen mahsur kaldı. Bir devlette Sayıştay raporlarına rağmen öğrenci yurtlarının yazın bakımı onarımı ve tedbirleri alınmıyorsa, yapılmıyorsa burada bir sıkıntı vardır. Öğrenciler, gençler gerçekten bu ülkede yaratıcı. Bakın, o öğrenciler o yurdun asansörünün kapısına ne yazmış: ‘Asansör bozuk adalet gibi.’ Gerçekten de hâlimiz bu. Son olarak, TÜİK’in araştırmasına göre, açlık sınırı 13.684 lira ama emekli maaşı 7.500 lira, yoksulluk sınırı 44.573 lira, asgari ücret 1.402 lira. Bugün kalkınma planını oylayacağız. Bu, iktidar için, ülkemiz için, geldiğimiz nokta için utanç verici bir noktadır, utanç verici bir durumdur çünkü açlık sınırının hemen hemen yarısı kadar maaş alan emeklilerimiz vardır. İktidarın bir parça yüzü kızarması lazım diyorum.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir